En çok güldürmeye çalıştıklarımızdır, bizi en çok üzenler, kıranlar, dökenler. Avaz avaz bağırırız sessizce, kırdın bak beni hadi gel gönlümü al diye. Ama nerede. Onlara göre onların dışında kimsede kalp yok. Bir onlar mutsuz olur, bir onlar üzülür. Onlar hayatta bir kere kırılmıştır ama acısını binlerce kez çıkarır. Hem de kimden? Etrafında pervane olanlardan, gözlerinin içinde hayatı arayanlardan, gözünde yaş görünce deli olanlardan. Ahmaklar… Alışmışlar yalakalık yapanlara, kendilerinden faydalananlara, çıkarcılara.
Birde daha önce deli gibi sevip acı çeken bir güruh vardır. Yine aynısı olacak diye korkan, kaçan, dünün hesabını bugünden soran. Onlar sapla samanı ayıramayacak kadar geri zekâlı. Diyeceksin ki insan sevdiğine hakaret eder mi? Hani küçük çocuklar arabanın önüne atlarda, anneleri bir güzel döver çocuğun korktuğu yetmezmiş gibi. Bu çocuğu olana kadar saçma gelir dışarıdan bakanlara. Kaybetme korkusudur bu işte, bir daha yemesin aynı haltı, elinden kayıp gitmesin diye. Benim ki de aynı hesap işte.
Bugün yalan söylediğiniz insanlara bir gün doğruyu söyleyecekseniz, bugünde yalan söylemeyin. Sizi olduğunuz gibi sevmeyecek insanları zaten hayatınızda tutmaya çalışmayın. Farkında mısınız? Bilmem ama onlara söylediğiniz her yalanla kendinizi olduğundan başka gösterme çabasındasınız. Dalından kopan bir yaprağı, nafile yapıştırma çabası. Bugün gideceğinizden korktuğunuz bir gün gider zaten. Peki, sadece siz yalan söylediğiniz için kaybettiyseniz? Düşünün artık zekâ seviyeniz. Bir gün gerçekten severseniz o insanı o zaman ne yapacaksınız? O mu suçlu size inanmadığı zaman. Ne yani geçmişte hak ettiği değeri vermediğiniz için yalan söylemeye hakkınız mı var sanıyorsunuz?
UNUTMAYIN ZEKİ İNSANLAR YALANA İHTİYAÇ DUYMAZ, TEMELİ OLMAYAN BİNAYA YATIRIM YAPMAZ.
İlginçtir; yakaladığım, ya da fark ettiğim bir çok yalandan sonra bana hastasın denildi. Hatta bazıları tanısını bile koydu. Şizofreni…
Doğrucu oluyoruz da ne oluyor karşımızda pinokyo olduktan sonra….
HERKES KENDİNE YAKIŞANI YAPAR.