Şöyle bir cümle çıktı karşıma, okuduğum bir kitapta. ‘Rüyalarımız değil miydi gönlümüzün eksikliğini çektiği imkansızlıklarla buluşabildiğimiz tek yer’ Hayatımda gördüğüm en net teşhisti bu. Uzun zamandır neden? Niye? Diye sorduğum sorularımın cevabıydı. Altını, üstünü, her yerini çizdim. İçime kazıdım. İşte buydu, sürekli rüyalarımda görmemin sebebi seni… Gönlümün, bedenimin, benliğimin eksikliğini çektiği imkansızla buluşabildiğim tek yer.
Ben hep diyordum ya sana; 7/24 sıkılmam, doymuyorum sana. Sen düşün, sende benimlesin rüyalarımda. İster sıkıl, ister kaç, istersen bunal ama bırakmam seni. Bir rüyalarımda kaldın, sen iste, sana bile vermem onu.
Yanılmışım biliyor musun? İnsan varken kıymetini bildiği şeyin yokluğunda üzülmez diyordum ama üzülen yine kıymetini bilenmiş. Kıymetini bilmeyenlerde zerre pişmanlık yokmuş. Hatırlamaktan, düşünmekten korkanlar belli bir süre anlamaz bazı şeyleri. Ama unutma bir yere kadar. Her taş kalplinin bile bir kırılma anı vardır. Bir gün hatırlayacaksın en derine gömdüklerini. Belki bir yer, belki bir film, belki de bir şarkı. Kim bilir belki bir kitap. Ama er yada geç bir gün mutlaka kanamaya başlayacak yaran. Mutsuz olmanı istediğimi sanma. Ama hep gerçekleri söyledim sana. ‘Bizi kendimizle en çok yüzleştirenler değil miydi en çok hırpaladıklarımız?’ diyordu yine aynı kitapta. Bu yüzden sevilmedim ya!!!
Çok yalanlar söyledin bana. Hep söyledim, kandırdığın ben isem sorun değil ama kendinse sorun var diye..
Kusura bakma ama EN BÜYÜK YALANI KENDİNE SÖYLEDİN SEN, BENİ DEĞİL KENDİNİ KANDIRDIN. YANAN BENDİM AMA HEM KANDIRAN HEM KANAN SEN…
BUNU HİÇ UNUTMA!!!
Not: Yazıda bahsi geçen kitap cümleleri, Akilah Azra Kohen’in GÖR BENİ isimli kitabından. Muhteşem bir kitap okumanızı ısrarla tavsiye ederim.
AHMET KARADAYI
0 Comments