Kumda Bir İz, Kalpte Bir Anı
Kış gecesinin serinliği yüzümüze vuruyordu ve bu bizi hiç rahatsız etmiyordu. Kumların üzerinde yavaşça yürüyor, hayatın küçük anlarını konuşuyorduk. Sohbet, bazen kahkahalarla bazen de hafif bir sessizlikle ilerliyordu. Ama sessizlik bile güzel bir melodiydi; çünkü onun yanındaydım.
Gökyüzü yıldızlarla kaplıydı, sanki her biri bize özel bir ışık yakmış gibiydi. Dalgalar hafifçe kıyıya vuruyor, rüzgâr ise konuşmalarımıza eşlik ediyordu. Aramızda mesafeler değil, sadece kelimeler vardı. Her cümlesinde gözlerine bakıyordum; konuşurken parlayan o ışık içimi ısıtıyordu.
Bir an durduk, yüzünü ay ışığında daha net görebiliyordum. Onun da gülümseyişinin ardındaki o ince heyecanı hissettim. Ellerim istemsizce üşüyen ellerine yaklaştı. Gözlerine bir kez daha baktım ve o an anladım; bu sadece bir sohbet değildi. Bu bir başlangıçtı.
Yaklaştığımda kalbim hızla çarpıyordu. “Bu doğru mu?” diye içimden geçirdim, ama cevabı gözlerindeydi. Ona doğru eğildiğimde, dünya sessizleşti. Dalgaların ritmi, yıldızların parlaklığı, soğuğun nefesi… Hepsi bir anda kayboldu. Ve o ilk busede, içimi sıcacık bir huzur kapladı.
Bu, sadece bir öpücük değildi. Bu, bir hikâyenin ilk sayfasıydı. O gece, kışın serinliği, denizin sesi ve onun gülümseyişiyle kalbime sonsuza dek kazındı.
0 Comments