Sevmek Nedir Sevgili…
Tarih boyunca bir çok kaynakta sevgiden söz ediliş ve bunlar şu şekilde tanımlanmıştır.
Antik Dönem
-
Platon (M.Ö. 427–347): Sevgiyi “Eros” olarak tanımlamış, bedensel arzudan yola çıkarak ruhsal güzelliğe, sonunda da idealar dünyasındaki “mutlak güzellik”e ulaşmayı hedefleyen bir aşk anlayışı geliştirmiştir. Bu düşünce “Platonik aşk” olarak günümüze kadar gelmiştir.
-
Aristoteles: Sevgi (philia), arkadaşlık ve erdemli yaşamla ilişkilidir. Sevgi; iyilik, karşılıklı fayda ve erdem temelli olabilir.
Orta Çağ
-
Hristiyanlık: Agape kavramı öne çıkar. Bu, Tanrı’nın insanlara duyduğu karşılıksız sevgi ve insanların birbirine duyduğu özgecil sevgi anlamına gelir. Aziz Augustinus’a göre, gerçek sevgi Tanrı sevgisidir.
-
İslam Felsefesi ve Tasavvuf: Aşk, Allah’a ulaşmanın yolu olarak görülür. Mevlânâ Celaleddin Rumi ve Yunus Emre gibi sufiler, sevgiyi ilahi bir bağ olarak tanımlar. “Sevgi, varlığın özüdür” anlayışı hâkimdir.
Rönesans ve Aydınlanma Dönemi
-
Sevgi daha bireysel ve dünyevi bir duygu olarak görülmeye başlanır. Sanat ve edebiyat bu dönemde aşkı tutku, özgürlük ve bireysel ifade biçimi olarak işler.
-
Descartes ve Spinoza gibi filozoflar sevgiye daha akılcı yaklaşımlar getirir: Spinoza’ya göre sevgi, sevilen nesnenin varlığından doğan sevinçtir.
Modern Dönem (19.-20. yüzyıl)
-
Freud: Sevgiyi cinsel dürtülerle ilişkilendirir. Aşk ve sevgi, bilinçaltı arzularla bağlantılıdır.
-
Erich Fromm (20. yy): “Sevme sanatı” kitabında sevgiyi bir beceri olarak tanımlar. Gerçek sevgi, saygı, sorumluluk, bilgi ve ilgi içerir. Fromm’a göre “sevgi aktif bir ilgidir, bir şeyle ve biriyle yaşamak değil, onunla yaşamaktır.”
-
Simone de Beauvoir ve Jean-Paul Sartre gibi varoluşçu düşünürler, sevgiyi bireyin özgürlüğüyle olan ilişkisi bağlamında tartışırlar.
Günümüz Tanımları
-
Psikoloji ve nörobilimde sevgi; dopamin, oksitosin ve serotonin gibi nörokimyasallarla ilişkilendirilir. Beyin taramaları ile sevginin fizyolojik temelleri araştırılır.
-
Popüler kültürde sevgi; romantizm, sadakat, tutku, arkadaşlık gibi çeşitli bileşenlerle gösterilir.
-
Modern ilişkilerde sevgi, çoğunlukla bireyler arası bağlılık, duygusal destek, paylaşım ve kişisel gelişim alanı olarak görülür.
Sevmek nedir, biliyor musun sevgili..?
Bazen düşünüyorum, binlerce yıldır filozoflar, şairler, dervişler, âşıklar bu soruyu sormuş kendilerine. Herkes bir şey demiş, herkes bir parçasını yakalamış bu büyük duygunun. Ama ben senin gözlerine baktığımda hepsini bir arada hissettim.
Platon’a göre sevmek, güzelliği aramakmış. Ama sadece bedensel değil, ruhun güzelliğini de görmekmiş asıl olan. Ve ben senin ruhundaki o ışığı gördüğümde, kendi düşüncelerime dair bile unuttuğum şeyleri hatırlıyorum. Seninle birlikte sadece seni değil, kendimi de yeniden buldum.
Aristoteles der ki, sevgi karşılıklı erdemdir; iyilikle kurulan bağdır. Seninle konuşurken içimde hep daha iyi bir insan olma arzusu uyanıyor. Yani seni sevmek, aynı zamanda kendimi dönüştürmek oluyor.
Orta Çağ’da insanlar sevgiyi, fedakârlıkla eş tutmuşlar. Belki senin için sabahın köründe kalkmak, yorulmak, susmak, anlamaya çalışmak… bunların hepsi aşkın başka bir dilidir. Belki de gerçek sevgi, “sana iyi gelen her şey benim de kalbimi ısıtır” demektir.
Freud’a göre sevgi içimizde bastırdığımız arzuların sesidir. Belki de seni düşündüğümde kalbimin hızlanması, elim ayağıma dolaşması bundan.
Modern dünyada insanlar sevgiyi beyin kimyasallarıyla açıklıyorlar: dopamin, oksitosin, serotonin… Ama senin gülüşün hepsinden daha gerçek. Sen yanımdayken içimde bir huzur dalgası oluyor; sanki tüm sistemlerim sana göre çalışıyor.
Ve şimdi sana döneyim sevgilim…
Sevmek nedir?
Sevmek, senin varlığında tarihin bütün anlam arayışlarını tek bir bakışta bulmaktır. Sevmek, seninle birlikte hem geçmişin bilgeliğini, hem bugünün sıcaklığını, hem de geleceğin umutlarını taşımaktır.
Sevmek, seni sadece var olduğun için istemektir.
Sevmek, seninle sessizce yürürken bile sonsuz anlamlar duymaktır.
Ve en çok da…
Sevmek, seni sevmeye devam etmek için her gün yeniden doğmaktır.
Seni seven adam…
0 Comments