Yarım Kalan Tatlar
Bir şişe şarap, hayatın içindeki anlık bir kaçış gibiydi. Kadehe dökülen her damla, geçmişin tadını, geleceğin belirsizliğini, her anı biraz daha yoğunlaştırıyordu. Ama bazen, şişede şarap yarım kalır. Bir anı bitiremeden, o anın tadını tam anlamadan bırakmak zorunda kalırsınız. Şişe yarımdır, kadeh yarımdır, kalp yarımdır. Ve geriye kalan tek şey, o eksik tatla baş başa kalmaktır.
Şişede yarım kalan şarap, bir hikayenin bitmemiş kısmı gibiydi. Üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin, o bir tamamlanmamış duygunun izlerini taşır. İçtiğiniz her yudumda, bir eksiklik hissedersiniz. “Bir şeyler daha vardı, bir şeyler eksik…” derken, şişenin sonuna gelirken bulursunuz kendinizi. Ve işte o an, şişenin yarısı kadar kalmış olan o şarap, sadece bir içki değil, aslında bir kaybı, bir ayrılığı simgeler.
Şarap tek başına içilmez. O, bir arkadaşla, bir sevgiliyle ya da bir anı paylaşmak için içilir. Ama o anı, bir şekilde, yarıda bırakmak zorunda kalırsınız. Bir telefon araması, bir veda, bir zaman eksikliği… ve şişe yarım kalır. “Şişe yarım kaldı” derken, aslında hayatın o anı kaçırdığını hissedersin. O an, bir şeylerin tam olmaması, eksik kalması, kalbinizin bir tarafının boş kalması gibidir. Ama belki de bu eksiklik, içinde yaşadığımız dünyada gerçeğe yakın olan tek şeydir.
Bir şarkıyla…
0 Comments