Hangi duvara yaslansam yıkılıyor, hangi dalı tutsam elimde kalıyor. Bu nasıl iş anlamadım. Arabalar değişiyor, teknoloji gelişiyor, binalar yükseliyor, insanlar küçülüyor. Erkek, kadın fark etmiyor, kimseye güvenilmiyor. Daha doğrusu kime güvensek, sonu hüsranla bitiyor.
İnsanların birbiri üzerinde ki görevi kazık atmak sanki, kazık atan atana. Arkadaşlıklar, dostluklar, aşklar hep sahte. Alayı çakma. Belli bir zaman sonra makyajlar siliniyor, maskeler düşüyor.
Delik deşik oldu sırtım, yüreğimi zaten konu bile etmek istemiyorum. Her seferinde alıştım artık diyorum ama acısı, ağrısı oluyor bir öncekinden daha da fazla. Hani diyorlar ya insan sevmekten yorulmaz, sevmek yorulur ama diye; bana göre külliyen yalan vallahi. Ben yoruldum, çöktüm. Güne başlamak gelmiyor içimden. Hadi es kaza başladım diyelim, gece uyumak bilmiyorum. Neden biliyor musun? Ertesi gün tekrar başlayacak gücü bulamamaktan korkuyorum hayata.
Daha da garibi ne biliyor musun? Herkes masum, herkes melaike, utanmadan seni suçlarlar bir de.
Çok bilinen bir felsefeciden alıntı yaparak bitireceğim satırlarımı Freud’un kızına yazdığı mektup: “Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.’’
VEEEEE finali hiç bilinmeyen ama hep adam kalmaya çalışan birinin sözleriyle yapıyorum…
HERKES KENDİNE YAKIŞANI YAPAR. KAHPE OLAN KAHPELİK, ADAM OLAN, ADAMLIK YAPAR…
İnsan olmanız ve insan kalmanız umuduyla…
Ahmet KARADAYI
0 Comments