Yanında Olmak ve Olmamak Arasındaki İnce Çizgi
“Senin vicdanını rahatlatacağın yer değil orası.”
Bu cümle öylesine söylenmiş gibi görünse de içimde derin bir iz bıraktı. O an, onun bu zor sürecinde yanında olmamı istemediğini, benim vicdan yaptığımı düşünüp ve sırf bu yüzden yanında bulunmamı kabul etmediğini anladım. Sanki hislerimin, niyetimin ve varlığımın bir önemi yokmuş gibi hissettirdi. Oysa benim için mesele vicdan yapma meselesi değildi. Zor zamanlarında birinin yanında olmak, yalnızca bir sorumluluk değil, içten gelen bir istekti.
Bir insanın en karanlık zamanlarında yanında olmak istemek, bazen kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güçlü bir duygudur. Sevdiklerini acı çekerken görmek, onların yükünü paylaşmak istemek, bazen insana en ağır gelen duygulardan biridir. Çünkü birini sevmek, onun sadece mutlu günlerinde değil, en zor anlarında da yanında olmayı istemek demektir.
Ama o bunu istemedi. Belki yalnız kalmak istedi, belki de kendi savaşını tek başına vermeyi seçti. Belki de yanında olmam, onun için bir destekten çok bir yük gibi hissettirdi. Bilemiyorum. Bildiğim tek şey, ne kadar istersem isteyeyim, bazı insanlar acılarıyla baş başa kalmayı seçiyor ve bu seçime saygı duymak gerekiyor.
Bazen birini sevmenin en zor yanı, onun istediği şekilde yanında olamamak oluyor. Onu korumak, ona destek olmak isterken, aslında yapabileceğin tek şeyin geri çekilmek olduğunu görmek insanın içini acıtıyor. Yanında olmak isterken uzak durmak, destek olmak isterken geri adım atmak zorunda kalmak… İşte en büyük çaresizlik belki de bu.
Ama anlıyorum ki, sevgi bazen var olmak kadar, gerektiğinde sessizce geri çekilmeyi de bilmektir. Ve belki de en büyük fedakârlık, birinin kararına saygı duymak, onun yalnızlık ihtiyacına alan açmak ve onun için iyi olabilecek şeyi kendi hislerinden önde tutmaktır.
Bir şarkıyla..
0 Comments