Bundan birkaç yıl önce bir kitapla tanıştım. Dan Brown ” Cehennem ”. Dünya nüfusunun fazla olması ve kaynakların yetersiz oluşu sebebi ile salgın hastalık yoluyla nüfus planlaması yapılıyordu. Öylesine bir serüven , öylesine bir işleyiş. Hani o tek solukta okunası kitap. O zaman okurken uzak gelmeyen bir teoriydi bu. Esasında böyle bir dokunuş gerekliydi veya bekleniyordu.Dünyanın nefes alması gerekiyordu. Her şeyi tüketme sorunsalı vardı insanoğlunun çünkü.
Şimdi yıl 2020. Dünya tuhaf bir salgının pençesinde. İspanyol gribi , veba , ebola.. Tarih boyunca yaşandı böylesi olaylar. Tanrının bir cezası mıydı yoksa insanların güç savaşı mı ? Neticede veba Avrupa ülkelerince kullanılmamış mıydı sömürge olan milletlere karşı ? Savaşlar kılıçtan çıkıp silaha , hastalıklara yönelmemiş miydi? Şimdi ise korona. Nasıl başladı bilinmez ,teoriler var elbet. Kimine göre Çin de bir yarasa , kimine göre 5G teknoloji , kimine göre Amerik’nın laboratuvar üretimi . Sorun bence neden ya da nasıl olduğu değil. Sorun bence insanoğlu bunu hak ediyor mu ?
Ellerimizle kendi sonumuzu ,kıyametimizi mi hazırlıyoruz ? Doğa kendini böyle mi koruyor bizden ? Kendi ekolojik dengesini böyle mi kuruyor? En zengin , en güçlü ülkeler bile çaresizken güçlü kim onu mu gösteriyor ? Çaresiz kalmak nasıl mı diyor ? Hiç kıymeti bilinmeyen sunduğu oksijeni bile ortalama 8 cm lik endotrekeal tüp yardımı ile entübe edilip almaya çalışmayı mı gösteriyordu ?
Hala yıl 2020. Şimdi bence doğanın , dünyanın , nefes almanın , yeşilin , mavinin ,özgürlüğün kıymetini bilip yeni başlangıçlara teşekkür edebilme vakti. Geride kalanlarla , sağlıcakla kalanlarla …
0 Comments