Birini ne kadar özlediğini ancak onu rüyalarda nasıl gördüğünle anlarsın. Sarılmalarına iyi bak. Kemiklerin ağrıyorsa uyandığında, kolların uyuşmuşsa sımsıkı tutmaktan sen özlemişsin.
Hele ağzında hala ıslaklık duruyorsa öpmekten, öpüşmekten senin halin baya vahim.
Aslında zor olan, kötü olan özlemek değildir. Özlediğini hiçbir zaman bilmeyecek olması. Ya da senin hiçbir zaman söyleyemeyecek olman. Benim de ölsem de söylemeyecek olmam.
Rüyada mı gerçekte mi bilinmez bir prenses aynen şunu demişti; ‘’yarım kalan her şey, ya güzel yada acı verici ama asla unutulmayan.’’ Rüyalar gibi yarım kalmıştık bizde. Onu bilmem de ben eksiğim hala, asla tamamlanamayacak kadar hem de.
Tonlarca söylenecek cümle birikti gönülde. Ertelenen her cümle avuca düşen kor parçası gibi yakıyor, dağlıyor yüreğimi. Bakma rüyalardan özlemle bahsetmelerime. O rüyalar kalmıyor ki orada. Neden diyorum hala neden bunları yaptın bana. Bir öpüyorum, bir soruyorum sana. Ne sevişmekten geri kalıyorum, nede hesap sormaktan sana. Ahhhh be HAKETMEYENİM her gecede görsem rüyamda doymam ki sana.
Rüyalar, YARADANIN sevdadan yanan kullarına ilacıdır. Susuzluktan çatlayan toprağına verdiği yağmur nasıl bir rahmetse, sevdiğimden ayrı kalanların ve asla kavuşamayacak olanlara RAHMETİDİR RÜYALAR, HEP YARIM KALSADA…
Rüyalar ki bana hayallerimi bir nebzede olsa yaşatıyor….
Allah kabul etsin o zaman
Aminnnnnn..???
Ya İnsan sevdiğinin yanındayken bile rüya da sanıyorsa kendini ?
bunu iyi düşünmek gerek baya büyük bir cümle