Kalbin Kemiği
O an ki ruh halinle ilgili bir şey paylaşıyorsun, diyorlar ki fi tarihinde yazılmış benimle ne alakası var. Şunu demek istiyor aslında; ben de senin canını yaktım, benim yazım özel olmalı. Ne tarafından yapışsan elinde kalıyor. Kırdıklarını mı fark etmiyorlar, kim daha çok kıracak diye birbiriyle mi yarışıyorlar, yoksa kırmak için bile kıskançlık mı yapıyorlar anlamadım.
Hâlbuki bir insan, kişiden kişiye değişse de aynı kişi üzerinden bakarsak olaylara, mutluluğa üzüntüye, acıya, kırgınlığa aynı tepkileri verir. Yani kırılınca bir öyle bir böyle tepki vermez. Zaten başka tepki beklemek kedinin havlaması, ineğin miyavlaması, köpeğin anırmasını beklemeye benzer. Peki, her kırıldığımda, kıran değiştiğinde neden farklı cümleler, farklı tepkiler beklenir benden? Bir ateş nasıl yanar ki başka türlü?
Ve kırdığınız zaman benim verdiğim tepkiler olay oluyor ya her zaman. Söylediklerim, yaptıklarım, ya da sustuklarım. Bak odunu bile kırdığında çıt diye ses veriyor. Kalbin kemiği yok sanma, kalbin kemiği dildir. Söyledikleri, kalbimden gelen çıtlamalardır.
Ve susmalarım var bir de. Söylesem neler neler çıkacak içimden. Özlemlerimi kırgınlıklarımla dizginliyorum. Söylersem kırgınlıklarımı parçalayıp geçer özlemim.
Öyle çok kanıma dokunuyor ki yandığım, yaralarını sardıklarımın bende yaralar açması, yüreğimi önüne koyduklarımın beni hep kandırması.
Bak iki cümle sitem yazdım, kırgınlıklarımı parçalayıp geçti özlemim. Özlemim diyorum bak, özlemin demiyorum. Çünkü benimkisi tek taraflı benden sana giden tali bir yolmuş. Sevmek senin sadece dilinde varmış küstüğüm. Yüreğinde olsaydı, sarardın kırdıklarını. Dilimin lal olmasına bakma, yüreğim kapaklarını açacak baraj gibi, harekete geçmiş yanardağ misali patladı patlayacak özlemle dolu cümleleri.
Ben bekliyorum hala, çöle yağmurun yağması, Akdeniz de kar fırtınası olması kadar da umudum olmasa da.
Belki diyorum gelir onarır kırdıklarını.
BU YAZININ ŞARKI TAVSİYESİ YOK, ŞİİR TAVSİYESİ VAR.
ESER: AHMET ÇABUK . YORUM ZAFER YILDIRIM AŞK-I HAR
VE BEN SANA KÜSTÜM…
YAZAMAYAN : AHMET KARADAYI
0 Comments