Cam Kırıklıkları, Hayal Kırıklıkları
Sanıyorsun ki yüzünü görmezsem, sesini duymazsam kapanır bu defter, kapanır bu hesap. Sen nerede gördün, derin yaraların ilacı olmadan kapandığını? Kendini bildiğinden, yaranı tanıdığından kaçıyorsun benden. Çünkü hatırlarsan beni, bir kez alırsan tadımı ve bir kez duyarsan her şeyin ilacı olacağını bildiğin sesimi, gidemezsin benden. Daha önce gittim deme, ondan gidemezsin ya zaten. Şehirde değiştirsen, iklimde değiştirsen değişmiyor bazı şeyler. Cevabını duymaktan korktuğun sorular var hem kendinde hem bende. Mesela şuan biri var mı yerini alan? Bundan çok korkuyorsun eminim. Var diyorsun, çok nadir de yok. Belki vardır kim bilir? Ama ya yoksa?
Bir Eylül sabahının kavuşmasında, Haziran güneşinin vedasında, Ocak ayının ayazında aklına düşerim unuttuğunu sandığın anda. Belki bir Pazar sabahında belki de bir Perşembe gecesinde Mayıs’ın 17sinde dedim ya unuttuğunu sandığın her hangi bir zaman diliminde düşerim gönlüne. Bir kitapçının önünde, KOKU’um yazan bir kitabın içinde, masmavi denizlerin ucunda gözyaşı olur düşerim gözünden. Bir gün bir kitap alırsın eline, içinde imzam olmayan, önsözü bulunmayan, kapağında KOKU'm yazan. Ben ters adamım bilirsin. Herkes Mersin'e, ben ters istikametine. Asi Nehri gibiyim sanırım, ondan daha temiz olmak kaydıyla. Dedim ya önsözü olmayan ama sonsözü olan bir kitap. Daha öncede söylemiştim; bu kitap sana yazıldı sevdiğim,……. bu sevgiyi hak etmeyenim mi sence?
Cam kırıklıkları derini keser. Ama hayal kırıklıkları öyle mi ya? Camın kestiği yara bir gün iyileşir; ya yıkılan, kırılan hayaller? Paramparça eder, gönlünü de ruhunu da.
Ve bir daha hiç benzemez; geçen günler, gelen günlere…
YAZAMAYAN : AHMET KARADAYI
Bu yazının şarkı tavsiyesi HİRAİZERDÜŞ : UĞRA BANA
0 Comments