Aşksın sen gülüşünden tanıdım seni. Gülüşünden, gülerken yakışından tanıdım seni. Unuttuğum duyguları hatırlatmandan belliydi zaten. Yanındayken zamanın uçmasından, yelkovanın akrebi kovalanmasından, bir türlü zamanın yetmemesinden, sana doyamazken fark ettim senin kim olduğunu. Bir gülüşün var, doyum olmuyor. O gülüşe ne şiirler yazılır bir bilsen, gülüşünü gören şair olur. Konuşurken susmasın istiyor insan, gülün bülbülü dinlediği gibi doymuyor sana.
Tecrübeliyim aşkta; ne kadar tecrübeli olursan ol, her yeni aşkın çıraklık olduğunu bilecek kadar tecrübeliyim. Geride bıraktığın aşkın ustası olsan da her yeni aşkın çırağı olursun. Zaten ne olursa, insanın başına ne gelirse ustalığına güvendiği için gelmiyor mu? Kimi şoförlüğüne, kimi ustalığına çok güvendiği için olmuyor mu çoğu kaza. Ama aşk bu. Ustalığın sökmediği, kendine güvenenlerin, yerle yeksan olduğu FELAKET.
Ama erken fark ettim. Umursamazlık, vurdum duymazlık, önemsememe, ilgilenmeme. Olsan da birsin onun için olmasan da. Bedeni yanında ama aklı kim bilir nerede? Sen onunla vakit geçirmek için planlar yaptıkça, o bahaneler bulur. Senin için zaman ayırmaz da boş zamanından tenezzül eder. Sen kendini anlatmaya, sevdirmeye çalıştıkça o bir sebep bulur illa ki.
O ask kim ki 🙂
siz Kahraman TAZEOĞLU’nun yazdıklarınıda böyle merak ediyormusunuz